28 Kasım 2010 Pazar

UYANIŞ

Zorlanan tebessüm,
Hisler ve sahip olunanlar saklı.
Karmaşa olmuş alışkanlıklar,
Biten düzenler..
Hiçliğe bu kadar yakın olmanın verdiği o garip huzur.
Bekleyiş neden durdugunu bile bilmeden.

Yaşam bir göç kimi zaman
Yeni bir gün çağırmakta.
Geri dönüş bileti olan,
Boşluktan aydınlığa çıkaran.

Karanlığın beyaz yalancısı olmadan
Beyaza çevirmeye çalışmadan griyi
Yaşamak, sadece yaşamak
Zamanın su gibi akıp giden her dakikasını
Şaraba çevirmeye çalışmadan
Umarsızca yaşamak.

Kırgın ama mutlu
Mantıklı ama bastırılmış.
Yorgun ama umutlu.

İki Güneş Çarpışırsa

Evrenin bir yerlerilde parlayan bir güneş
Hiç yorulmadan aydınlatan ve ışıtan
Ama tek başına
Etrafında ondn aldgı ışıgı kullanan aylar,
Dünyalar,üzerinde binbir türlü canlı yaşayan.
Ve onuda yapamayan gezegenler,
Taş ve toprak yıgını.
Birde uzak yıldızlar.          

Herbirini aydınlatırken,
Yalnızdı ama işte güneş.
Hüzünlü günlerinde daha cok kızardı aylara.
Onun ışığıyla ışımalarına,
Yoklugunu fırsat bılıp ışımayıda beceremeden,
Yarım yamalak ışık sacmalarına.

Yıldızlara bakar,
Oda dilek dilerdi..
Çok ısterdi yakınında bırbaska gunes olmasını..
Yaklsamazdı ona bır günesten başkası .

Öyle geçti bin yıllar..
Farklı görüntüllere büründü aylar .
Nesillerini değiştirdi dünyalar.
Şehırler, ülkeler oldu,
Milletler yok oldu .
Gezegenlerde baska baska canlılar yasadı.
Yer değiştirdi yıldızlar kayarak.
Ama günes hep aynı kaldı .
Yalnızlıgıyla yandı ...yandı..

Birgün yıne kayan bır yıldızı gördü ve diledi.
Bana bir gunes gönder!
Yıldız kaydı,kaydı..
Gittikçe yakınlaştı
Büyüdü yakınlaştıkca,
Yayıldı sıcaklığı.
Günesın en yakınına geldıgınde,
Oda bır gunes oldu.
Çarpıştılar.
Sonsuz evrende iki alev bırbırlerını buldular.
Sonsuza tek yok olmadan,
Yok etmeden
Birlikte yandılar .