29 Şubat 2012 Çarşamba

Yalnızlık;

-süt şişesini kafana dikip içtiğinde kızabilecek biri olmadığında,
-açılmayan kavonoz kapaklarını açamadığında bir yolunu bulman gerektiğinde,
-bozulan çamaşır makinesini büyük bir azimle tamir ettikten sonra sevincini tek başına yaşadığında,  
-hasta olduğun zaman işleri yapmak yine sana kaldığında,
-ağlamak istediğin zaman ya duyarsa diye sessizce ağlamak zorunda kalmadığında, 
-ağır işleri yaparken gücün yetmese de yapmak zorunda olduğnda, 
-how i met your mother dizisini tek başına izleyip güldüğünde,
-tek diş fırçası senin ki olduğundan karıştırma derdi yaşamadığında,
-kötü bir kabus gördüğünde rahatlatıcak tek şey kitap okumak ya da film izlemek olduğunda,
-gece üşüdüğün zaman yorgana daha fazla sokulmak dışında yapabiliceğin bir şey olmadığında,
gerçekten sinir bozucu olabiliyor. 

28 Aralık 2011 Çarşamba

Bazı Kadınlar

Bazı kadınlar vardır gülümsemesiyle ışık saçan.
Girdikleri her ortamda dikkat uyandıran.
Ne çok güzellerdir ne de çok farklı.
Gülümsemeleridir onları ayrı kılan.

Bitmek tükenmek bilmeyen enerjileri,
Konuşurken ki coşkuları,
Hiç büyümeyen cocuksu ruhları,
Ve sağlam adımları...

Bu yüzdendir insanların hayranlıkları.
Hayran olunmayı değil,
Anlaşılabilmeyi isterler halbu ki.
Yapayalnızlığın yorgunluğuyla.

Sihirli bir dokunuş yaratırlar hayatlarda.
Ama hep unutulurlar tekrar hatırlanmak adına.
Hatırlanmak değil,
Unutulmamak olsa da bekledikleri.

28 Kasım 2010 Pazar

UYANIŞ

Zorlanan tebessüm,
Hisler ve sahip olunanlar saklı.
Karmaşa olmuş alışkanlıklar,
Biten düzenler..
Hiçliğe bu kadar yakın olmanın verdiği o garip huzur.
Bekleyiş neden durdugunu bile bilmeden.

Yaşam bir göç kimi zaman
Yeni bir gün çağırmakta.
Geri dönüş bileti olan,
Boşluktan aydınlığa çıkaran.

Karanlığın beyaz yalancısı olmadan
Beyaza çevirmeye çalışmadan griyi
Yaşamak, sadece yaşamak
Zamanın su gibi akıp giden her dakikasını
Şaraba çevirmeye çalışmadan
Umarsızca yaşamak.

Kırgın ama mutlu
Mantıklı ama bastırılmış.
Yorgun ama umutlu.

İki Güneş Çarpışırsa

Evrenin bir yerlerilde parlayan bir güneş
Hiç yorulmadan aydınlatan ve ışıtan
Ama tek başına
Etrafında ondn aldgı ışıgı kullanan aylar,
Dünyalar,üzerinde binbir türlü canlı yaşayan.
Ve onuda yapamayan gezegenler,
Taş ve toprak yıgını.
Birde uzak yıldızlar.          

Herbirini aydınlatırken,
Yalnızdı ama işte güneş.
Hüzünlü günlerinde daha cok kızardı aylara.
Onun ışığıyla ışımalarına,
Yoklugunu fırsat bılıp ışımayıda beceremeden,
Yarım yamalak ışık sacmalarına.

Yıldızlara bakar,
Oda dilek dilerdi..
Çok ısterdi yakınında bırbaska gunes olmasını..
Yaklsamazdı ona bır günesten başkası .

Öyle geçti bin yıllar..
Farklı görüntüllere büründü aylar .
Nesillerini değiştirdi dünyalar.
Şehırler, ülkeler oldu,
Milletler yok oldu .
Gezegenlerde baska baska canlılar yasadı.
Yer değiştirdi yıldızlar kayarak.
Ama günes hep aynı kaldı .
Yalnızlıgıyla yandı ...yandı..

Birgün yıne kayan bır yıldızı gördü ve diledi.
Bana bir gunes gönder!
Yıldız kaydı,kaydı..
Gittikçe yakınlaştı
Büyüdü yakınlaştıkca,
Yayıldı sıcaklığı.
Günesın en yakınına geldıgınde,
Oda bır gunes oldu.
Çarpıştılar.
Sonsuz evrende iki alev bırbırlerını buldular.
Sonsuza tek yok olmadan,
Yok etmeden
Birlikte yandılar .